22 Aralık 2013 Pazar

KINA GECESİ


                                                                  KINA GECESİ
                 Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken Doğa Bağ Evi diye bir yer varmış, burası geleneksel yemeklerin, köy fırınında pişen ekmeklerin kokusuyla kendi doğal dekoru ile insanı büyüleyen bir yermiş. Nihat hocanın yeri de derlermiş buraya herkesi mutlu etmek için uğraşırmış Çocukları onun için çok değerliymiş. Çocukları kadar yeğenlerini de çok severmiş. Gel zaman git zaman çocuklar büyümüş. Yeğenlerinden Yıldız güzel mi güzel bir genç kız olmuş. Bu güzel kız bir gün evlenmeye karar vermiş. Aile çok sevinmiş. Sevdiğiyle evlenmesine izin vermişler. Düğün için hazırlıklar başlamış. Herkesi bir heyecan bir telaş sarmış ki sormayın. Alış veriş yapılmış,Davetiyeler basılmış dostlara dağıtılmış.Derken düğün zamanı gelmiş.Ama önce kına gecesi yapılacakmış.Herkes  bu  geceyi kutlamak için bir araya gelmiş.Bu gecede hüzün ve sevinç bir arada yaşanıyormuş.Çünkü gelin babasını yakın bir zamanda kaybetmiş.(Sevgili Ali abi nur içinde yat)Onun  yokluğu bütün herkesi hüzünlendirmiş. Bütün dostlar onun yokluğunu fark ettirmemek için aileye destek olmuş.
                O gece gelin, yüzünde pullu al duvak ve bindallı kıyafeti ile genç kızların söylediği türküler eşliğinde çıkagelmiş düğün yerine. Gümüş tepsi içinde getirilen kına, gelinin avucunun ortasına altın konulup ellerine yakılmış. Avucunun içindeki altınların maddiyattan çok manevi değeri varmış. Uğur ve bereketin simgesiymiş bu altınlar. Yaşadığı sürece de saklanırmış. Bu arada havada renga renk küçük mendiller uçuşmuş. Herkes bu mendillerden kapmaya çalışmış. Çünkü bunlar halay mendiliymiş. Gelinin annesi (Sevgili Benal)geleneklere ve göreneklere çok değer verdiği için kendi elleriyle lokumlar hazırlamış. Bu lokumlar bildiğimiz lokum değil halk arasında lokul adı verilen küçük parçalar halin deki kurabiyelermiş. Bunlarla beraber torbanın içinde çerezler ve eski arap kızı sakızları varmış. Durun daha bitmedi. Küçük küçük, renk renk, desen desen işlenmiş keseler dağıtılmış konuklara. Keselerin içinde maniler o günün anısına ait  geleneksel giysi giydirilmiş bebek anahtarlıklar varmış. Bu sırada gelin ile damatta o güzel sesleriyle konuklara türküler söylemişler. O gece herkes bir arada olmanın, gelenek ve görenekleri yaşamanın sevinci ile halay çekip oynamışlar. Gecenin sonunda Konuklara da genç çiftlere mutluluk dilemek kalmış.Bu masalda burada bitmiş.
                Adetlerin yavaş yavaş yok olup terk edildiği bir zamanda bize bu masal tadındaki güzellikleri yaşattığı için Gürsel ve Canbulat ailesine teşekkür ederim. Genç nesillere aktaracağımız o kadar güzel kültürel miraslarımız var ki. Hepsine sahip çıkmamız dileğiyle hoşça kalın.
                                                                                                                                    Bahriye İplikci