20 Nisan 2018 Cuma

"CENNETTE EKMEK VARSA ÖLELİM ANNE"


                                                                       
                                                                      

                                                                       CENNETTE EKMEK VARSA ÖLELİM ANNE
                
               Küçücüktüm, meraklı muzip bakışlarımdan etkilenmiş olacak ki sarı saçları ve mavi gülen gözleriyle işaret ederek;
                “Gel” dedi.
                Gözlerimi kamaştıran ışığa doğru ilerlerken arkasından yürümeye başladım. Hayalini bile kuramadığım, yemyeşil ağaçların, şırıl şırıl akan ırmakların, bülbül gibi şakıyan kuşların, rengarenk çiçeklerin içinde; neşeli, cıvıl cıvıl, kahkahayla gülen, top peşinde koşan, şarkı söyleyip dans eden, mutluluktan havaya uçan çocukların yanında buldum kendimi. Ellerinde bayraklar günümüz kutlu olsun diye çığlık atıyorlar. Tüm Dünya Çocukları sarmaş dolaş olmuşlar. Onlarla beraber el ele tutuşarak halka oluşturup bu güzel dünyanın çevresinde sevinçle dönüyoruz.
                Sevincimiz ve el ele tutuşarak oluşturduğumuz halkamız bir bomba sesiyle parçalanıyor. Sarı saçlı, mavi gözleri solmuş adam, benim elimi bırakıyor. Yavaş yavaş gözlerimi kamaştıran ışıktan ayrılıp karanlığa doğru iniyorum. Çığlıklar duyuyorum. Çocukları döven büyükler, tecavüz eden sapıklar, Bombaların, kurşunların delik deşik ettiği yerle bir olan, kan kokan evlerin arasında yürürken;
                “Cennette ekmek varsa ölelim. Karnım çok aç anne” diyen çocukların seslerini duyuyor, gözyaşlarına boğulmuş, korkudan titreyen çocukları görüyorum.
                Çıkarlarımız uğruna, yok ettiğimiz güzel dünya ve görmezden geldiğimiz, haklarını gasp ettiğimiz çocuklar için yastığa sarılmış ağlıyorum. 
                                                                                                              Bahriye İplikçi