6 Ağustos 2019 Salı

ELEŞTİRİ VE ÖZ ELEŞTİRİ



                         
                                                 ELEŞTİRİ VE ÖZ ELEŞTİRİ


                      Öncelikle şunu belirtmek isterim ki niyetim, geçmiş yönetimleri eleştirmek ya da yeni dönemi övmek değil. Sadece, ben dahil, Urlalı'nın merak ettiği, anlayamadığı bazı şeyleri dile getirmek.
                      Sn. Burak Oğuz’un göreve başladığı günden bu yana eleştiri yağmuruna tutulmasının sebebi nedir.? Tebrik ziyaretleri devam ederken ve dört ay önce göreve başlamış, Urla için yaptığı çalışmaları bizlerle paylaşmaya dahi zaman bulamamış, bir insanın bu denli eleştirilmesinin anlamı ne?
                     Şimdi soruyorum: 
                     Bir Urlalı olarak eleştirmek yerine neden yanında olmayı denemiyoruz. Farklı davranarak Urla’ya ve Urla'lılara hizmet ettiğinizi mi düşünüyorsunuz. 
                     Yani, kendisine biraz zaman tanımadan yargısız infaz yapmayı mı niyetlisiniz?
                     Sokaktaki vatandaşlarla yaptığım küçük sohbetleri sizlere aktarmak istiyorum.
           “Bazıları başka partilerin yapmak istediğini yapıyor.” “Kendi adamını linç etmeye dünden hazır.” "Taşı getirip önüne koyuyorlar.” diyen var,
                    “ Göreve başladığından beri en küçük şeyleri bile abarttılar.” “Onu sakin bir hava için de tanımamıza fırsat verilmiyor.”” Bu gün yeniden bir seçim olsa Burak Oğuz’a gözüm kapalı oy veririm.” “…adam bunlarla mı uğraşacak, Urla’ya hizmet mi edecek yazıklar olsun ya…”diyen de.
       Yani anlayacağınız eleştirileriniz insanları kızdırıp, taraf tutmayı zorladı. Urlalı şu an, Burak Oğuz’u korumaya almış durumda.
       Okuduğum bir makalede “Eleştiri intikam temelidir” diye yazıyordu. Yaptığınız, intikam mıdır öfke midir bilemem. Biraz sağduyulu olmanız gerekmiyor mu? Başkan'ın duruşunu, bakışını bile gündem konusu yapacak ne var.
       Yapılan tüm eleştirilere rağmen, görevini layıkıyla yapmaya çalışan, sistemli, disiplinli, ve kararlı şekilde yürüten bir belediye başkanı var sanırım karşımızda. 
       O zaman kolay gelsin.  
       Birlik ve beraberlik içinde olacağımız mutlu huzurlu bayramlar.
                                                      
                                                                       Bahriye İplikçi
                                                     


9 Haziran 2019 Pazar

EDEBİYATIN ÖLÜMSÜZ AŞKLARI

jane austen ile ilgili görsel sonucu
 EDEBİYAT’IN ÖLÜMSÜZ AŞKLARI
Söğüt ağacının rüzgar eşliğinde yemyeşil sarkan dalları altında huzurla oturuyordum. Az ötede yaşları yirmilerde görünen iki gencin konuşmalarına istemeden, biraz da isteyerek dinlemeye koyuldum. Aşkı konuşuyorlardı. Şu anda yaşadıkları aşk: Onların üretken olmalarını sağlamış, aynı zamanda pişirmişte. Paylaşma duygusunu öğrenmişler. Artık hayata daha hoşgörülü, sevgiyle bakıyorlarmış. Aşk insanı olgunlaştırıyormuş. Nedense kendilerine olan saygıları artmış!
Onlara kulak kabartmış olmam rahatsız edebilirdi fakat içimdeki bir ses de bu güzel sohbete katıl, diyordu. Yumuşak bir ses tonuyla: “Bu bahsettiğiniz aşk pek de bu yüzyılın aşklarına benzemiyor” diye giriverdim.” Şimdiki aşklar pek ömürsüz, daha çok çıkarların ön planda olduğu, insan ruhunu doyurmayan, hissiyatı olmayan sevgiler.”
Şaşkınlıklarını attıktan sonra gayet safça: “ Pekala hangi yüzyıldan bahsediyorsunuz” diye sordular. Keşke vaktimiz olsaydı da onlara, edebiyattaki bazı aşklardan, bazı sayfalar okuyabilseydim. Görülüyordu ki bilgiye ve güzel şeylere açık iki insan vardı karşımda.
Mesela Honorede Balzac’ın Vadideki Zambak’ı; imkansızlığa ve ızdıraba rağmen ne denli romantik bir aşkı anlatır.
Dostoyevski’in o meşhur Beyaz Geceler’i ve beni daha çok etkileyen İnsancıklar’ı. Mektuplarla anlatılan aşklar. Saflık ve güzellik.
Tolstoy’un Anna Karanina’sı. Tam bir tutkulu aşk destanı. İnsanı okurken paramparça eden asi bir kadının hikayesi.  
Sonra beni lise yıllarıma götüren ve hala o edebiyat kitabımın kokusunu taşıyan, meleklerin kıskandığı aşk; Edgar Allan Poe’nun şiiri,
Annabel Lee
Senelerce, seneler evveldi; Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiç bir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekden başka beni.
O çocuk ben çocuk, memleketimiz O deniz ülkesiydi.
Sevdalı değil kara sevdalıydık. Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler kıskanırdı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde, Üşüdü rüzgarından bulutun
Götürdüler el üstünde. Koyup gittiler beni,
Mezarı oradadır şimdi O deniz ülkesinde,
Biz daha bahtiyardık meleklerden
……………………………………………………..
………………………………………………………
Edebiyatta ölümsüzleşen derin aşkları, göklere çıkarılan sevgilileri, uğrunda paramparça olunan kutsallaşmış sevgileri….Uzun uzun anlatabilseydim……Anlatsam, bugünün aşklarına kıyasla aradaki farkı hisseden olur mu ki……
                                                                                                                      Bahriye İplikçi
                                                              



30 Mayıs 2019 Perşembe

MAVİ UMUDUN RENGİ











atatürk ün gözleri ile ilgili görsel sonucu




                                                          MAVİ UMUDUN RENGİ 
Tarih, 1982. Gençlik ve Spor Bayramı. Tüm kızlar, okul bahçesinde toplanmış çalışma yapacaktık. Kulaktan kulağa dolaşan bir haber, "bu yıl gösteride mavi şort giyilecek ". Hepimiz şaşırmıştık!.. Yaşadığımız beldede ailelerimiz kot pantolon bile yeni izin vermişken, bu karar neydi? 
Bu ilk şaşkınlık geçtikten sonra Atatürk'ün zaten yıllar önce bize, Türk Kadınına, gençlere ve tüm vatandaşlara ne denli değerler armağan ettiğini ve bunu ailelerimizin sahiplendiğini bilmek gülümsetmiş mutlu etmişti bizi.
O yıl mavi şortlarımızı üzerimizde gururla taşımış, ruhumuzda, tüm benliğimiz de, özgürlüğü, uygarlığı iliklerimize kadar hissederek emanet edilen bayramı çoşkuyla kutlamıştık. 
Yıl 2019. Nedense sessizliğe gömülen bir 19 Mayıs. Halk, içindeki bayram çoşkusunu avazı çıktığı kadar, çığlık çığlığa kutlamak yerine suskun. Özgürlüğün bitirilmeye çalışıldığı, baskının çoğaltıldığı bir 2019 Gençlik ve Spor Bayramı. Mavi, umudun rengi. Biz o rengi, umudu hep taşıdık, taşıyacağız. İstense de, istenmese de. Biz Atatürk çocuklarıyız. Öyle de kalacağız. Nice 19 Mayıslara.
                                                                                                                                    Bahriye İplikçi 

8 Mart 2019 Cuma

NECATİ CUMALI VE KADIN

                                 
                                               NECATİ CUMALI VE KADIN
Urla’ya aşık bir yazar. Necati Cumalı. Biz Urlalı Şair ve Yazarlar olarak ona olan vefa borcumuzu 19 Ocakta ödedik ve ödeyeceğiz. Cumalıyı anma etkinliğimiz çok büyük ilgi gördü. Atatürkçü, çağdaş ve laik dünya görüşünden, insan sevgisinden, barış yanlısı kişiliğinden söz ettik. Bu etkinliğin hazırlık aşamasında Necati Cumalı hakkında araştırma yaptıkça ona daha bir sevgi saygı duydum. Çünkü romanlarında şiirlerinde ezilen sömürülen kadının yanında olmuş. Birde onlara verilen değeri konu almış hep. Baskıcı zihniyetin içinde kalan kadının sorunları konu olmuş şiirlerine romanlarına.
                “Yalnız Kadın’ı” okuduğunuzda öyküde anlayacağınız hiçbir şey yokmuş gibi ama aslında anlatılan çok şey varmış gibi duygulanırsınız.
                “Değişik Gözle” öyküsünde  Lale’nin bir daha gülememesini anlatır.
                “Tütün Zamanın” da ki Zeliş’i herkes her şeyiyle öyle benimser ki o dönem yeni doğan kızlarının adı zeliş tir hep.
                “Ay Büyürken Uyuyamam” 40 yaşını geçmiş güzel bir kadın ve ay ışığı……
                Ya Mine’ye ne demeli…….Çevresinde aç ve sevmemiş erkeklerin tutkuları…..
Aşk ve kadın….Toplum ve hor görülen kadın……
İyi ki varsın İyi ki yazmışsın Necati Cumalı. Sen bizi yıllar önce çok iyi anlatmışsın.
                                                        
                                                                        Bahriye İplikçi

NECATİ CUMALI’DAN EMİNE
Abanoz’daki Emine
On yedisinde düştü
Afro’nun eline
Şimdi yaşı yirmi bir.
Eridi gitti dört senede
İpek saçları, vücudu bozuldu
Ela gözlerinin ateşi söndü
Kalmadı eski neşesi
Alıştı zamanla küfre, tütüne
Zamanla etrafına uydu
Isındı evin adetlerine
O içimizde birinin kızı
Birinin kardeşi
Aşık birine.
                               Bahriye İplikçi