ULAMIŞ’
TA ESEN TATLI RÜZGAR
Öteden beri insanın yeteneğini
, geleceğini yok eden tek şey yaşadığı çemberin içinden çıkamamasıdır. Tek bir
alana yerleşip hapsolarak, yenilikleri reddetmek hatta ona başkalarının sunduğu
güzel yararlı şeylere sırtını dönmek sanki insanın doğasında var. Kendi
etrafına çevirdiği kale duvarlarının dışında neler olup bittiğini merak
eden,oralarla bağ kurmak isteyen insan sayısı pek azdır nedense.Zordur çekip
çıkarmak pek çoğumuzu bilindik,alıştığımız ortamlardan.Jüri üyeliği için Gündüz
Polatkan’ın sevgili eşi Cahide Polatkan ın
ve sırf dedi kodu olmasın diye yarışmaya
girmeyen mütevazi köy muhtarı Kadir
Beyin tatlı yarışmasına beni davet
ettikleri Ulamış köyünde benzer bir örneği yaşadım.
O gün bu güzel insanları ilk defa
görmeme rağmen yüzlerinden bir sorun olduğunu anlıyorum. Sonra öğreniyorum ki
günler önce yarışma için belirlenen köy kahvesi son anda iptal edilmiş. Gündüz
bey bundan dolayı kahveciye biraz
sitemkar fakat tuttuğunu kopartır yapısı
ve yaptığı işe olan saygısı yarışmanın gerçekleşmesi için çok önemli güvence
oldu. Gözlemlerime devam ederken bir
anda kendimi kahvecinin yerine koyuyorum. Ben kahveci olsaydım aynı sorumluluk bana
verilseydi ne hoş olurdu diyorum kendi kendime. Kahveme değişik yerler den konuklar
, belki de ilk defa annem,kardeşim,eşim ve komşu kızları gelecek.Bu yarışma sayesinde kahvemde
tezgahlar kurulacak ,köylüm buralarda el
emeğini satacak.Konuklar bunları görüp alacak.Köylüm para kazanırken kahvemde bol
bol çay içilecek. Benimle sohbet edip köyüm hakkında bilgi alacak, karınları
acıkanlar bir şeyler alıp yiyecekler
hatta benden ev yemeği isteyecekler. Bende
yapabileceği en kolay şeyi annemden ya da
komşumdan rica edip konuğumun karnını elbette ki para karşılığı doyuracağım. Çocuklar
girip çıkacak. Sıcacık bir hava esecek kahvemde. Köylüm kağıt oynamak yerine köydeki yeniliği canlılığı görüp destek verecek
kendide kazanacak, böylelikle birliktelik doğacak. Tam bir panayır. Fakat hayal
etmeyi bırakıp görevimin başına dönmeliydim. Arkadaşlarla yarışmanın yapılacağı
yere gidiyoruz. Burası balonlarla süslenmiş pidecinin önündeki açık alan. Konukların
ve jüri üyelerinin oturacağı sandalyeler de hazırlanmış sevimli bir yer olmuş. Yarışmaya
katılanlar yavaş yavaş tatlıları ellerinde geliyorlar. Görevli küçük kızlar tatlılara
numara veriyor.Tüm katılımcılar tamamlandıktan sonra juri üyesi olarak Ebru
sanatçısı Güzin Kayır,seramik sanatçısı Cangül Şimşek,sık sık methini işittiğim Ulamış aşığı Şevket Meriç,ardından Halime
Parlak katılamasa da vekili,ben ve jüri başkanı olarak Cahide Hanım hep
birlikte yerlerimizi alıyoruz.
Gündüz Polatkan ın sunumuyla yarışma başlıyor.
Yarışmacılar tek tek kendini tanıtıyor. Yaptıkları tatlılar hakkında bilgi verip,
bizi etkilemeye çalışırlarken, tatlılarda lezzetleriyle kazanmak için kıyasıya
damağımda mücadele ediyor. Karar vermek gerçekten zor olacağa benziyor.
Puanlama yapmakta güçlük çekiyorum. Çünkü hepsi birbirinden güzel . Arada bir
diğer jüri üyesi arkadaşlara bakıyorum onların da yüzlerinden zorlandıkları
belli. Tatlıların,tadına bakmak çok güzel, puan vermek ise çok zor. Adil
olabilmek için özen gösteriyoruz. Son
tatlıyı da tattıktan sonra puanları toplamaya geçiyoruz. Önce üç jüri üyesi
puanları topluyoruz.Bir süprizle karşılaşıyoruz Sonuca inanamıyoruz. Tekrar
topluyoruz. Sonuç aynı. Diğer jüri arkadaşlarımızla sonucu paylaşıyoruz onlarda
şaşırıyor. Birbirimize şaşkın bakışlarla baksakta kazanan kişinin elinin emeği
olduğunu ve hak ettiği konusunda hem fikiriz. Şaşkınlığımızın sebebi” ne “derseniz
birinciliğe oturttuğumuz tatlının sahibinin geçen yıl yemek yarışmasında
birincilik alan aynı isim olması.Fakat bu durum onun bu yarışmada da kazananmasına
engel değil.Çünkü yapmış olduğu şambali
tatlısı bunu gerçekten hak
ediyor.Birincimiz Emine Hanımı tebrik ediyorum.
Bir ara
sevgili Cahide Hanımdan zeytinyağı fabrikasına gidileceğini duyuyorum. Bu güzel
tatlı ziyafetinden sonra bir de zeytinyağı
kokusu ziyafetine katılacağım için heyecanlıyım.O anı sabırsızlıkla
bekliyorum. Fakat küçük bir sorun çıkıyor karşımıza. Araba bir tane , biz altı
kişiyiz. Belli etmesem de gidemeyeceğim diye kalbim yerinden çıkacak. Neyse ki
devreye Kadir Bey giriyor. O kadar mutlu
oluyorum ki anlatamam. Bir kısmımız Gündüz Beyin arabasına bir kaçımızda Muhtar
Kadir Beyin arabasına binip fabrikaya gidiyoruz. Arabadan iner inmez rüzgar
kulağıma Evliya Çelebinin Aydın ili için
söylediği “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” sözünü fısıldıyor.Bu güzel sözün sadece Aydın için
değil Ege nin her tarafı için söyleneceğinin kanıtı sanki bu fabrika.. Burası
mis gibi zeytin kokuyor. Öyle böyle değil. Keşke bu kokuyu şişeye doldurup
parfüm olarak kullanmak mümkün olsaydı. Fabrikayı bize Burhan Bey gezdiriyor.
Öyle sahiplenmiş ki fabrikayı anlatırken mutluluğu yüzünden okunuyor. İzmir in
her yerinden, civar köylerden buraya zeytin geldiğini ve toplanan zeytinin yağının
sadece %12 sinin kooperatife kaldığını söylüyor. Burası o kadar temiz üretim
yapıyor ki değil İzmir ve civar köylerden memleketin her yerden gönül rahatlığıyla
zeytin getirilebilir. Ayrıca mandalina reçeli ve enginar konservesi de
yapılıyor. Burhan Bey, bize hazırladıkları mandalina reçellerinden hediye
ediyor. Gösterdiği ilgiden dolayı kendisine teşekkür edip oradan ayrılıyoruz.
Ben bu yarışma aracılığı ile çok
güzel bir köy ve çok güzel insanlar tanıdım. İnşallah Ulamış yerlisi bu güzel
fırsatları iyi değerlendirip bu güzel insanların, çalışmalarının kendi
yörelerine değer katacağını fark ederler. Yarışma bittiği halde,bize köyü ve
zeytinyağı fabrikasını tanıtmak için özel bir çaba harcayan bu güzel çift
elbette,tam bir aydın sorumluluğu ile davrandılar.Çoğunlukla rastladığımız
gibi, göstermelik bir yarışma ile işlerinin bittiğini düşünüp çekip
gidebilirlerdi.Ama Polatkan çiftinin iyi niyetli çabaları dikkati çekmeyecek
gibi değildi.Köyün çıkarlarına hizmet ettiler. Bundan sonra ulamış köyünün
böyle olaylara daha sıcak bakması ve kendi yararına yapılan işlere sahip
çıkması dileğiyle hoşça kalın . O gün yaşadığım her şey için Gündüz Beye ,
Cahide Hanıma,Kadir Beye ayrıca beni bu güzel insanlarla tanıştırdığı için sevgili
arkadaşım Serap Bertan’a çok teşekkür ediyorum.
BAHRİYE
İPLİKÇİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder